BOŞANMA DAVALARI
Boşanma davaları nerde açılır?
-Boşanma ya da ayrılık davalarında yetkili mahkeme, eşlerden birinin yerleşim yeri veya davadan önce son defa altı aydan beri birlikte oturdukları yer Aile Mahkemesidir.(TMK.m.168.HUMK m.9/III)
Boşanma ve ayrılık Davalarında uyulması gereken kurallar nelerdir?
-Bu husus MK. m:184’de şöyle düzenlenmiştir:
Boşanma ve ayrılık davalarında, hakim aşağıdaki kurallara uymak zorundadır:
1-Hakim, boşanma veya ayrılık sebebi olarak gösterilen olayların varlığına yürekten inanmadıkça, bunları ispatlanmış sayamaz.
2-Hakim, bu olaylar için, gerek kendiliğinden, gerek tarafların istemi üzerine, yemin teklif edemeyeceği gibi yemin yerine geçecek açıklamada bulunulmasını da isteyemez.
3-Tarafların bu konudaki her türlü kabullenmeleri de hakimi bağlamaz.
4-Hakim, delilleri serbestçe değerlendirir.
5-Boşanma veya ayrılığın yan sonuçlarıyla ilgili olarak iki taraf arasında yapılan sözleşmeler, hakimin tasdikinden geçmedikçe geçerli olmaz.
6-Hakim, taraflardan birinin istemi üzerine duruşmanın gizli yapılmasına karar verebilir.
Boşanma davasının sonucu ne olabilir?
-Boşanma Davası, aşağıdaki kararlardan biriyle son bulur:
1-Red: Boşanma davasını açan eş, davasının dayanağı olan boşanma sebeplerini ispat edemezse, dava red edilir.
*Taraflar barışırlarsa, dava red edilir.
*Davacı, davasından vaz geçerse, dava red edilir.
2-Dava’nın düşmesi: Davacı, davasını takip etmezse, dava düşer.
3-Boşanma: Davacı, davasını ispat ederse ve davanın reddini gerektiren bir sebep de yoksa, boşanma kararı verilir.
4-Ayrılık: Hakim, tarafların barışma ihtimali olduğuna kanaat getirirse, ayrılığa karar verebilir.
Boşanma hükmü kesinleşmeden önce, davacı ölürse, ne olur?
-Hüküm kendiliğinden ortadan kalkar.
Boşanma hükmü ne zaman yürürlüğe girer?
-Kesinleştikten sonra yürürlüğe girer ve ancak o zaman kanun’da yazılı sonuçları doğurur.
Boşanma hükmü kesinleştikten sonra, boşanan kadın hemen evlenebilir mi?
-Evlenemez. Zira TMK. m: 132’ye göre, kadın, evliliğin sona ermesinden başlayarak 300 gün geçmedikçe evlenemez. Ancak, bu süre, kadının doğurmasıyla biter.
BOŞANMA SEBEPLERİ
ZİNA SEBEBİYLE BOŞANMA DAVASI
Zina ne demektir?
-Evli bir erkeğin karısından başka bir kadınla veya evli bir kadının kocasından başka bir erkekle cinsi ilişkide bulunmasına zina denir. TMK. m. 161’de boşanma sebebi olarak gösterilmiştir.
Zina’nın 3 unsuru vardır:
1-Evli olmak: Zina yapan kişinin evli olmasıdır.
2-Başkası ile cinsi ilişkide bulunmak: Zina yapan kişinin, eşinden başkası ile cinsi ilişkide bulunmasıdır.
*Eşlerden her hangi birinin evlilik dışındaki homoseksüel ilişkileri zina sayılmaz. Ancak erkeğin bir kadınla normal olmayan yoldan cinsi ilişkide bulunması zina sayılır.
*Genelev kadını ile genelevde cinsi ilişkide bulunan koca, zina etmiş sayılmaz.
Aşağıdaki durumlar Yargıtay’a göre zina sayılır:
*Kadınla, erkeğin bir odada bulunup, öpüşmeleri.
*Ahlak dışı ilişkiyi gösteren fotoğraf.
*Erkek ile kadının yalnız başlarına bir evde bulunmaları.
*Otelde aynı odada birlikte kalmak.
*Çocuk yapma yeteneğinin bulunmadığı tıbben sabit olan kocanın, karısının hamile kalması.
*Zinanın gerçekleşmesi için cinsiyet organlarının birleşmesi şarttır. Bunun dışında, tarafların cinsi ilişki dışında kalan bedeni temasları zina sayılmaz. Mesela, tarafların kol kola gezmeleri, öpüşmeleri zina sayılmamıştır.
3-Kusurlu olmak: zina yapan; yaptığı işin, cinsi ilişki olduğunu ve bunu eşinden başka biriyle yaptığını anlayabilecek durumda ise, kusurlu demektir. Mesela, bir kadına uyuşturucu madde verdikten sonra ırzına geçilmişse, kadın için zina söz konusu değildir.
Zina nasıl tespit edilir?
-Davacı, iddiasını ispat etmek zorundadır. Bunu her türlü delil ile ispat edebilir. Mutlaka “suçüstü” yapılmak suretiyle ispatı gerekmez.
*Eşin zina yaptığına dair birtakım kuvvetli ve inandırıcı belirtiler/ipuçları varsa, Hakim bunları takdir ederek sonuca varabilir.
*Hakim, davalının zina yaptığına kanaat getirince, tarafların boşanmalarına hükmeder.
Davalı zina yaptığını ikrar ederse, ne olur?
-Davalı eş, zina yaptığını ikrar ederse, bu, davanın ispatı bakımından bir delildir, ancak TMK. m. 184/III uyarınca hakimi bağlamaz.
Zinalar takas ve mahsup edilebilir mi?
-Zina nedeniyle açılmış bir boşanma davasında, davalı eş, davacı eşinin de zina yapmış olduğunu iddia ve ispat etse bile, bu durum açılmış olan davayı düşürmez, yani zinalar takas ve mahsup edilmez.
Davacı, zina yapan eşini af ederse ne olur?
-Dava hakkı ortadan kalkar, çünkü af eden tarafın dava hakkı yoktur. (TMK. m.161/III)
*Af, sarih (açık) ya da zımni (örtülü) olabilir. Ama, af eden eşin mutlaka serbest iradesi sonucu olmalıdır.
Dava ne zaman açılır?
-Dava açmaya hakkı olan tarafın, zinayı öğrendiği andan itibaren 6 ay ve her halde zinanın gerçekleştiği andan itibaren 5 sene içinde dava açması gerekir. (TMK. m.161/III)
*Bu süreler, hak düşüren süredir. Hakim, sürenin geçtiğini öğrenirse, bunu kendiliğinden dikkate alır.
Zina sebebiyle boşanma davası nerede açılır?
-Eşlerden birinin yerleşim yeri ve ya davadan önce son defa 6 aydan beri birlikte oturdukları yer Aile Mahkemesinde açılır.
HAYATA KAST, PEK KÖTÜ VEYA ONUR KIRICI DAVRANIŞ SEBEBİYLE BOŞANMA DAVASI
Hayata kast, ne demektir?
-Eşlerden birinin, diğerinin hayatına kast etmesi demektir. Bunun için, öldürmek gayesine yönelmek yeterlidir. Mesela, eşlerden birinin, diğerini herhangi bir şekilde öldürmeye teşebbüs etmesi veya intihar vasıtaları sağlamak suretiyle intihara teşvik etmesi, hayata kasttır. Ancak, hayata kast ettiği ileri sürülen eşin ayırt etme gücüne sahip (mümeyyiz) olması, yani davranış yeteneğinden yoksun olmaması şarttır.
Pek kötü ne demektir?
-Pek kötü davranış, eşe yapılan eziyetler, kişisel ve ruhsal sağlığını tehlikeye sokacak davranışlar gibi davranışlardır.
Pek kötü davranış sayılan birkaç örnek verir misiniz?
-Kocanın, karısını devamlı surette tahkir edip, dövmesi ve yaralaması; hürriyetini tahdid etmesi, cinsi sapık olması, mesela, karısı ile ters yoldan cinsi ilişkide bulunmak (livata) istemesi, karısının vücudunda sigara söndürmesi, cinsi ilişkinin zararlı olduğu hallerde (mesela, kalp ve göğüs hastalıklarında) eşini cinsi ilişkide bulunmaya zorlaması pek fena muamelelerdendir.
Onur kırıcı davranış ne demektir?
-Taraflardan birinin, diğerinin doğrudan doğruya şahsına yönelttiği özel ağırlığı ve niteliği olan hareketlerdir. Mesela, eşi, evlendikleri zaman bakire olduğu halde, aksini iddia ederek sağda-solda eşinin zifaf gecesi bakire çıkmadığını söyleyen kocanın bu davranışı, karının namus ve şerefini ihlal etmektir.
*Pek kötü veya onur kırıcı davranış kusura dayanan boşanma sebebidir.
*Bu tür davranışlarda bulunan eşin ayırt etme gücüne sahip olması gerekir.
*Boşanma sebebi olarak ileri sürülen davranışın, diğer eşin kışkırtması (tahriki) veya kızgınlık (hiddet) anında yapılmış olması, kusuru ya tamamen ortadan kaldırır ya da hafifletir ve bu durumda boşanma sebebi olmaz.
Dava nerede ve ne zaman açılır?
-Eşlerden birinin yerleşim yeri veya davadan önce son defa 6 aydan beri birlikte oturdukları yer Aile Mahkemesinde açılır. (TMK. m. 168)
*Davanın, boşanma sebebinin öğrenildiği günden itibaren 6 ay ve her halde boşanma sebebinin doğuşundan itibaren 5 sene içinde açılması gerekir, (TMK. m. 162/II)
*Bu süre geçtikten sonra açılan dava dinlenmez.
SUÇ İŞLEME VE HAYSİYETSİZ HAYAT SÜRME SEBEBİYLE BOŞANMA DAVASI
Eşlerden biri küçük düşürücü bir suç işler veya haysiyetsiz bir hayat sürer ve bu sebeplerden ötürü onunla birlikte yaşamsı diğer eşten beklenemezse, bu eş her zaman boşanma davası açabilir (TMK. m. 163)
“Küçük düşürücü suç/terzil edici cürüm” ne demektir?
-Utanç verici yada yüz kızartıcı nitelikteki suç demektir.
Bu çeşit suçlar; ahlak kurallarının ve toplumun red ettiği, işlendiği zaman da, normal bir insanın yüzünü kızartan suçlardır. Suçun, yüz kızartıcı olup, olmadığını hakim takdir eder.
Hırsızlık, dolandırıcılık, milleti aleyhine casusluk yapmak, hileli iflas, zimmet, irtikap, rüşvet almak, ihtilas, sahtekarlık, uyuşturucu madde kullanmak veya ticaretini yapmak, genelev işletme, fuhşa teşvik ve tahrik etmek, çocuk düşürmek gibi suçlar terzil edici cürümlerdir.
Bu cürümlerden birini işleyen eş hakkında diğeri boşanma davası açabilir.
*Adam öldürme suçunun küçük düşürücü/yüz kızartıcı nitelikte olup olmadığı, onun saikine (sebep olan şeye) ve suçun işleniş biçimine göre belirlenir. Mesela, meşru müdafaa/haklı savunma dolayısıyla adam öldürmede, suçun “küçük düşürücü” niteliği yoktur.
*Suç işleme sebebiyle boşanma davası açılabilmesi için, küçük düşürücü suçu işleyen eşin ceza kovuşturmasına uğramış ve bu suçtan dolayı hüküm giymiş olması şart değildir.
Eş hırsızlıktan hüküm giyse, diğer eş buna dayanarak boşanma davası açabilir mi?
-Evet, açabilir. Zira hırsızlık, yüz kızartıcı suçlardandır.
Haysiyetsiz bir hayat sürmek, ne demektir?
-Toplum hayatının görüşüne göre; namus, itibar ve şereften uzak bir şekilde yaşamak, demektir.
Ahlaken düşük kimselerle dostluk veya arkadaşlık yapmak, genelev işletmek, ayyaşlık, kumarbazlık, homoseksüellik, kaçakçılık, livata yapmak veya yaptırmak, safahata düşkün olmak ve israf, yabancılarla sevişmek gibi fiiller haysiyetsiz yaşamaya birer örnektir.
*Haysiyetsiz bir hayat sürmenin boşanma sebebi olabilmesi için, haysiyetsiz hayatın devamlı olması şarttır. Ayrıca, böyle bir hayat, tarafların müşterek hayatını çekilmez hale getirmiş olmalıdır. (TMK. m. 163) Durumun takdiri, Hakim’e aittir.
Suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme sebebiyle boşanma davası nerede ve ne zaman açılır?
-Eşlerden birinin yerleşim yeri veya davadan önce son defa 6 aydan beri birlikte oturdukları yer Aile Mahkemesinde açılır (TMK. m.168)
*Dava her zaman açılabilir.
TERK SEBEBİYLE BOŞANMA DAVASI
TMK. m.164 ‘e göre: eşlerden biri, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek maksadıyla diğerini terk ettiği veya haklı bir sebep olmadan ortak konuta dönmediği takdirde ayrılık, en az 6 ay sürmüş ve bu durum devam etmekte ve istem üzerine hakim tarafından ihbar sonuçsuz kalmış ise: terk edilen eş, boşanma davası açabilir.
Diğerini ortak konutu terk etmeye zorlayan veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmesini engelleyen eş de terk etmiş sayılır.
Dava hakkı olan eşin istemi üzerine hakim, esası incelemeden yapacağı ihtarda terk eden eşe 2 ay içinde ortak konuta dönmesi gerektiği ve dönmemesi halinde doğacak sonuçlar hakkında uyarıda bulunur. Bu ihtar gerektiğinde ilan yoluyla yapılır. ancak, boşanma davası açmak için belirli sürenin 4’üncü ayı bitmedikçe ihtar isteminde bulunulamaz ve ihtardan sonra 2 ay geçmedikçe dava açılamaz.
Dava açabilmek için aranan şartlar
1. Terk fiilinin ortak hayata son verecek şekilde gerçekleşmiş olması: Eşlerden, birinin ortada haklı ve inandırıcı bir sebep olmadan, ortak konuta hiç gelmemesi de terk sayılır.
*Eşlerden biri, diğerini ortak konuttan kovsa ya da konutu terk etmeye zorlasa ve bir daha o konuta almasa, bu durumda ortak konutu terk eden, kovulan eş değil, onu kovan/terke zorlayan eştir.
2-Evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek maksadı bulunması: Terkin, haklı bir sebebe dayanmaması ya da evlilik birliğinden doğan yükümlülükleri yerine getirmemek amaç ve niyetiyle gerçekleşmiş olması şarttır.
*Hakim tarafından verilen “ayrılık kararı”ndan dolayı ayrı yaşamak veya tarafların anlaşarak bir süre ayrı yaşamaları, terk sayılmaz.
Koca, ortak konuta başka bir kadın getirse ve eşini hep birlikte yaşamaya zorlasa, eş buna razı olmadığı için evi terk etse, koca, terk sebebiyle boşanma davası açabilir mi?
-Açamaz. Çünkü, konutu terk de haklı sayılır.
Koca, ayrı ortak bir konut açma girişiminde bulunmadan eşini, kendi ana-babası yanında oturmaya zorlayabilir mi?
-Zorlayamaz. Bu durumda eşin, buraya gitmemesi veya gitmişse konutu terk etmesi durumunda haklı sayılır. Bu durumda koca, terk sebebiyle boşanma davası açamaz.
3-Ayrı yaşamanın en az 6 ay sürmüş ve halen devam ediyor olması: Konutu terk eden eş, 6 ay dolmadan önce ortak konuta dönerse ve eşiyle birlikte yaşamaya başlarsa, bu süre kesilmiş olur.
4-Terkeden eşe ihtarda bulunulması: Terk edilen eş, en erken, terk olayından sonraki 4’üncü ayın sonunda hakime başvurabilir. Çünkü, bu süre, eşin ortak konuttan ayrı yaşayabileceği asgari (en az) süredir ve mutlaktır.
*Bu 4 aylık sürenin hesaplanmasından BK. m. 76 hükmü uygulanmaz. Be nedenle, her türlü tatil günleri de 4 aylık süreye dahildir; sürenin son gününün tatile rastlaması halinde de süre uzamaz.
*Terk edilen eşin “Terk sebebiyle ihtar istemi” üzerine hakim, esası incelemeden yapacağı ihtarda, terk eden eşe 2 ay içinde ortak konuta dönmesi gerektiğini ve dönmemesi halinde doğacak sonuçlar hakkında uyarıda bulunur.
Terk eden eşin adresi bilinmiyorsa, ihtar “ilan yolu” ile yapılır.
*Terk edilen eşin, gösterdiği konutun bağımsız kullanılmaya elverişli ve sosyal düzeyle orantılı olması gerekir.
Terk eden eşin, birlikte seçerken ve otururken beğendiği konutu, kendisine yapılan ihtar üzerine gerekli niteliklerden yoksun olduğunu ileri sürmesi, dürüstlük kuralına aykırıdır.
5-İhtarın mutlaka sonuçsuz kalmış olması:Terk eden eş, ihtara rağmen 2 aylık sürenin sonunda ortak konuta dönmezse, terk edilen eş “terk sebebiyle boşanma davası” açabilir.
TERK SEBEBİYLE İHTAR İSTEMİ
İhtar, dava olmadığı için yetki söz konusu değildir. Bu nedenle terk edilen eş, yetki kurallarıyla bağlı olmaksızın, dilediği mahkemeden eşinin konuta dönmesi için ihtar yapılması isteminde bulunabilir.
*Görevli mahkeme Aile Mahkemesidir.
*Basit Muhakeme usulüne tabidir.
AKIL HASTALIĞI SEBEBİYLE BOŞANMA DAVASI
Eşlerden biri akıl hastası olup da bu yüzden ortak hayat diğer eş için çekilmez hale gelirse, hastalığın geçmesine olanak bulunmadığı resmi sağlık kurulu raporuyla tespit edilmek koşuluyla bu eş boşanma davası açabilir (TMK. m. 165)
Davanın açılabilmesi için aranan şartlar:
1-Eşlerden birinin akıl hastası olması. Akıl hastalığının evlenmeden sonra meydana gelmiş olması şarttır. Zaten akıl hastaları, evlenmelerinde tıbbi sakınca bulunmadığı Resmi Sağlık Kurulu Raporuyla anlaşılmadıkça evlenemezler. ( TMK. m. 133)
2-Akıl hastalığının iyileşmesi mümkün olmamalıdır. Akıl hastalığı iyileşebilecek cinstense, bu sebebe dayanılarak boşanma davası açılamaz.
*Hastalığın şifa bulup, bulamayacağı hususunda mütehassıs bilirkişiden rapor almak gerekir.
*Bu konuda verilmiş birden fazla rapor varsa, ve raporlar arasında da çelişki bulunuyorsa, Adli Tıp Meclisi’nin mütalaası alınır.
*Sar’a, akıl hastalığı değildir.
3-Akıl hastalığı, müşterek hayatı çekilmez hale getirmiş olmalıdır. Burada aranacak husus; hastalığın eşler arasındaki manevi birliği ortadan kaldıracak kadar ağır olup, olmadığıdır. Mesela, hasta işin temyiz kudretinin devamlı şekilde yokluğu, hastalığın doğurduğu buhranlar, çevresindekilerin hayatlarını tehlikeye sokabilecek tecavüzkar davranışlar, müşterek hayatı çekilmez hale getirebilir. Bu hususlar, her türlü delille ispat edilebilir.
*Akıl hastalığı sebebiyle boşanma davası ne zaman açılır?
-Şartları gerçekleştiği takdirde, her zaman açılabilir.
*Davalıyı, bu davada kim temsil eder?
-Velisi. veya vasisi temsil eder.
*Dava, nerede ve ne zaman açılır?
-Dava, eşlerden birinin yerleşim yeri veya davadan önce son defa 6 aydan beri birlikte oturdukları yer Aile Mahkemesinde açılır (TMK. m. 168)
EVLİLİK BİRLİĞİNİN TEMELİNDEN SARSILMASI SEBEBİYLE BOŞANMA DAVASI
Evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir. (TMK. m.166/I)
Davanın açılabilmesi için aranan şartlar:
1-Evlilik birliğinin temelinden sarsılmış olması: Bu durum eşler arasında görülen çok ciddi ve şiddetli bir geçimsizlik ya da anlaşmazlıktan kaynaklanmış olmalıdır. Yoksa, “birden bire, düşünmeden söylenen söz ve hareketler” evlilik birliğini temelinden sarsacak ve boşanmaya sebep olacak nitelikte değildir.
*Evlilik birliğinin temelinden sarsılmış olup olmadığına hakim karar verir.
2-Ortak hayatın çekilmez hale gelmiş olması. Ortak hayatın eşlerden sadece biri için çekilmez hale gelmiş olması yeterlidir. Hakim takdir yetkisini kullanırken eşlerin karakterlerini, huylarını, yetişme şartlarını, sosyal konumlarını, öğrenim ve kültür durumlarını dikkate alır.
*Eşler, aralarındaki geçimsizlik ve analaşmazlığa rağmen ortak hayatlarını devam ettiriyorlarsa, bu durumda evlilik birliğinin çekilmez hale geldiği söylenemez.
*Ortak hayatın çekilmez hale geldiğine karar vermek için, eşlerin içinde bulundukları durumun evlilik ruhunu söndürmüş ve onları evlilikten nefret eder hale getirmiş olması gerekir.
Davayı kim açar?
-Eşler, her biri kusurluda olsa “evlilik birliğinin temelinden sarsılmış olması” sebebine dayanarak boşanma davası açabilir. Ancak davacının kusuru daha ağır ise davalının açılan davaya itiraz hakkı vardır. (TMK.m.166/II) Bununla beraber bu itiraz, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde ise ve evlilik birliğinin devamında davalı ve çocuklar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmamışsa boşanmaya karar verilebilir.
*TMK. m.166’ya dayanılarak açılan boşanma davalarında, eşlerden hangisinin daha çok kusurlu olduğunu hakim belirler.
*Boşanma davası açmaya hakkı olan eş, dilerse boşanma, dilerse ayrılık isteyebilir. (TMK.m.167)
Yargıtay’a göre evlilik birliğini temelinden sarsabilecek nitelikte olan davranış ve olaylar:
*Eşin dini ve ya milli duygularını zedelemek.
*Karının kasden çocuk düşürmesi.
*Kocanın geçerli bir sebep olmaksızın, evin geçinimi sağlamaması,
*Eşin cinsel görevlerini yapmayışı
*Eşin kendisine yakışmayan davranışlarda bulunması.
*Karının kocasına umuma mahsus bir yerde hakaret etmesi
*Kocanın karısını her kesin önünde utandırıcı sözlerle utandırması
*Eşin yıkanmaktan kaçınması
*Karının bekar erkeklerle plaj, gazino gibi yerlerde görünmesi
*Kadının bakire çıkmaması
*Aile sırlarını açıklama
*Eşi hasta yatağında bırakıp gitmek
*Sadakatsizlik
*Aşırı içki içmek
*Aşırı kıskançlık
*Felç yada ağız kokusunu tedavi ettirmekten kaçınmak
*Kadının kocasının iznini almadan yurt dışına gitmesi
*Karının kocasının istemediği kadın arkadaşlarıyla görüşmelerini sürdürmek
*Karının kaynanası ile birlikte oturması
*Karının çocuklarının temizliğine bakmaması
*Kocanın başka bir kadınla yaşaması
*Kocanın karısına kendisine mal vermesi için baskı yapması
*Taraflardan birinin diğeri aleyhine ceza davasında hakaret, sövme, dolandırıcılık olaylarından ötürü davacı olması
*Üvey eşin çocuğa kötü davranması
*Eşlerden birinin alkole veya kumara düşkün olması
*Frengi ve belsoğukluğu gibi zührevi hastalıklar ve cinsi iktidarsızlık şiddetli geçimsizlik doğurabilir.
Yargıtay’a göre evlilik birliğini temelinden sarsabilecek nitelikte olmayan davranış ve olaylar:
*Fevren söylenen sözler
*Çocuk olmayışı
*Kısırlık
*Eşler arasındaki yaş farkı
*Müşterek evi terk
*Eşlerin kendilerinin dışında, aileleri arasındaki olaylar
*Kocanın bağımsız bir konut sağlamayışı
*Eşlerin uzun süreden beri ayrı yaşamaları
*Davalı kadının çocuk doğurmaması
ANLAŞARAK BOŞANMA
TMK.m.166/III’ de düzenlenmiştir.
Şartları şunlardır:
*Evlilik en az bir yıl sürmüş olmalı
*Eşler birlikte dava açmalı veya birinin açtığı davayı diğeri kabul etmiş olmalı
Bu takdirde evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır.
*Taraflar boşanmayı birlikte istiyorlarsa boşanmayı hangi sebebe dayandırdıklarını belirtmeleri şart değildir. Bu durumda boşanma kararı verilebilmesi için hakimin, bizzat tarafları dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın mali sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi (protokolu) uygun bulması şarttır.
*Hakim tarafların ve çocukların menfaatlerini göz önünde tutarak bu anlaşmada gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilir. Bu değişikliklerin taraflarca da kabulü halinde boşanmaya hükmolunur. Bu halde “tarafların ikrarlarının hakimi bağlamayacağı” hükmü uygulanmaz.
*Hakim gösterilen olayların varlığına vicdanen inanmadıkça boşanmaya karar veremez. İki tarafın boşanma ve olaylarla ilgili ikrarları da hakimi bağlamaz.
Dava nerede açılır?
-Eşlerden birinin yerleşim yeri veya davadan önce son defa 6 aydan beri birlikte oturdukları yer Aile Mahkemesinde açılır. TMK.m.168
PROTOKOL
Bir tarafta…………… ile diğer tarafta…………….. “anlaşmalı boşanma” taleplerine ek olarak iş bu protokolü birlikte düzenleyip imzalamışlardır.
1-Halen kiracı olarak ikamet ettiğimiz dairede ………….. ikamet etmeye devam edecek ve dairede bulunan ev eşyaları onun olacaktır.
2-……………… sadece kendi şahsi eşyalarını alacaktır.
3-Bu evlilikten olma kızımız ……………………….ın velayeti annesinde kalacaktır
4-Babası…………….. kızımızı milli bayram günleri ve dini bayramların 2 ve 3 üncü günleri yanına alacaktır. Bu günlerin dışında kızımızla görüşmek istediği takdirde annesi ………………. Bir gün önceden telefonla haber verip isteğini bildirecektir.
5-…………………kızı ………….. eğitim ve bakım giderleri için her ay ………………… TL. verecektir. Bu meblağ her yıl çocuğun ihtiyaçlarına ve babasının gelir durumuna göre arttırılacaktır.
6-Taraflardan ………….. boşanmadan sonra kendi kızlık soyadını kullanacaktır.
7-İş bu protokol taraflarca okunup içeriği anlaşıldıktan sonra mahkemeye sunulmak üzere imzalanmıştır…../…/…..
(Ad Soyad İmza (Ad Soyad İmza)
Kaynak: Benim Avukatım, Av. Ayhan YALÇIN
Sayın Av. Ayhan YALÇIN beye yararlı bilgilerinden dolayı teşekkür ederim.